Bu yazımızda sizlere 2.dünya
Savaşı’nın kaderini etkileyen askeri harekatları tetkik edeceğiz. Bu
harekatların sebepleri ve sonuçları tarafsız bir şekilde sizlere anlatacağız.
Bu yazıda Barbarossa, Harekatı, Normandiya Çıkarması ve PearlHarbor
Saldırısından bahsedeceğiz. Tarih ile ilgili bir genç olarak dünya tarihini
değiştiren bu harekatlar, umarım sizin ilginizi çekmesini umuyorum.
BARBAROSSA HAREKATI
Barbarossa Harekatı insanlık
tarihinin en büyük taarruzlarından biridir. Almanyanın(3.Reich) Sovyetler
Birliğini işgali için bir kod adı idi. Harekat ismini Kutsal Roma Cermen
İmparatoru almaktadır.22 Haziran 1941’de Barbarossa taarruzunun başlangıcı ile
2.Dünya Savaşı’nın kaderi sonsuza kadar değişecektir. Bu taarruzu anlatmadan
önce bu taarruzun ana sebeplerini tetkik edeceğiz. 3.Reich’ın (Almanya)
kaybettiği toprakları geri almak için 1 Eylül 1939’da başlattığı Polonya
taarruzu, Sovyetler Birliği ve Almanya’nın diplomatik ilişkilerinin gelişmesine
zemin hazırlamıştır. Polonya Taarruzu esnasında iki devlet Molotov-Ribbentrop
Paktını (Alman-Sovyet Saldırmazlık Paktı) imzalamıştır. Bu pakt ile Polonya
Almanya ve Sovyetler Birliği arasında paylaştırılmış, ayrıca Alman ve Sovyet
hükümetleri birbirlerine sardırmayacaklarına dair güvence vermiştir.
Doğu
sınırlarını güvence altına alan Almanya 1939-1941 yılları arası Batı Cephesi’nde
büyük askeri başarılar kazanmıştır. Fransa, Hollanda, Belçika, Lüksemburg,
Danimarka ve Norveç kısa süre içerisinde Alman işgaline maruz kalmıştır.
Almanya, Sovyetler Birliği ile iyi ilişkiler içinde bulunsa da ideolojik manada
tam bir düşmanlık söz konusuydu. Nazilerin ideolojisi olan Nazizm, Sovyet
ideolojisi olan Marksizm’e karşı büyük bir nefret içerisindeydi. Almanya’da
bütün Marksist partiler ve sendikalar kapatılmıştı. O yüzden Nazizm ile
Marksistlerin arasında sadece çıkar adına bir birliktelik söz konusu
olabilirdi. Batı Cephesinde Müttefiklere karşı üst üste zaferler kazanan
Almanya, adeta zafer sarhoşu olmuştur. Sovyetler Birliği ise Kış Savaşı’nda
aldığı küçük düşürücü yenilgiler ile kendini dünya kamuoyuna rezil etmiştir.
Almanların lideri Adolf Hitler, güçlü dinamik ordusu ile doğudaki tehdidi de
bertaraf etmek istemiştir. Sovyetler Birliğinin Kış Savaşı’nda aldığı küçük düşücü
yenilgiler Adolf Hitleri daha da cesaretlendirmişti. Harekatı bahar ayında
yapmayı planlayan Adolf Hitler, İtalya’nın Yunanistan taarruzu yüzünden
harekatı Hazirana ertelemek zorunda kalmıştır. Almanya müttefiki İtalya’ya
yardım edip tüm Balkanları kendi kontrolü altına aldıktan sonra Sovyet
taarruzunun önünde hiçbir engel kalmamıştır. 22 Haziran günü saat 03.15’te
Alman topçusu Sovyet

bölgelerine
saldırılara başlamıştır. Yaklaşık 3,2 Milyon Alman askeri ve 500 bin
Almanya’nın müttefiklerinden asker taarruza katıldı. Barbarossa Taarruzunda
Alman Ordusu üç ordu grubuna bölünmüştür. Kuzey Ordular Grubunun görevi,
kuzeyde bulunan Leningrad’ı ve Baltık ülkelerini ele geçirmektir. Merkez
Ordular Grubu, ana ordu grubudur ve bu grubun görevi Polonya’daki Sovyet
topraklarını, Belarus’u ve nihayetinde Sovyet merkezi olan Moskova’yı ele
geçirmektir. Güney Ordular Gurubunun görevi ise Ukrayna’yı ve Kırım’ı ele
geçirmektir. Alman Ordusunun Planları taarruz başlangıcında işlemektedir.
Mekanize Alman birlikleri Luttwaffe’nin (Alman Hava Kuvvetleri) desteği ile
kalabalık ama donanımsız Rus kuvvetlerine karşı büyük zaferler kazanmışlardır.
Sonraki süreçte Almanlar, Moskova’ya giriş kapısı sayılan Smolensk’e 3
Temmuz’da taarruz etmişlerdir. Ve kısa süre içerisinde Smolensk’i ele geçirmiştir. Kuzey Ordular Gurubu Stalingrad’a kadar ilerlemiş ve
şehri abluka altına almıştır. Güney Ordular Grubu ise Ukrayna ve Kırımı kesin
taarruzlar ile işgal etmiştir. Alman Ordusu mühim başarılar kazansa bile Rusya
planlanan zaman içerisinde işgal edilememiştir. Almanlar kış gelmeden Moskova
önlerinde olmayı planlıyordu. Lakin Sovyet ordusunun mukavemet göstermesi ile harekat
planlanan günde gerçekleşmemiştir. 2 Ekim 1941’de Tayfun Harekatının başlatan
Alman Ordusu, mevsimsel zorluklar ile karşı karşıya kalmıştır. Ekim ayındaki
yağmurlar, yollar çamurlanmasına sebebiyet vermiştir. Bu havadis lojistik
desteğin aksamasına sebebiyet vermiştir. Ayrıca Alman Ordusundaki ağır
silahların hareket kabiliyeti de azalmıştır.
Sovyet Ordusu ise iklimsel koşullara kolay adapte olmuştur. Ordu
birliklerine bölge şartlarına uygun üniformalar tahsis edilmiştir. Lojistik
desteğin kesilmesi ve ağır silahlarının çamura batması ile Alman Ordusu,
Moskova’nın 25 Km yakınına gelmesine rağmen geri çekilmiştir. Bu geri çekilme
ile Barbarossa Harekatı sona ermiştir. Alman Ordusu sonraki süreçte
Kafkaslardaki petrol yataklarını ele geçirmek için Mavi Durum Harekatı’nı
başlatacaktır. Barbarossa Harekatı’nda Alman Ordusu toplam 250 bin ölü, 500 bin
yaralı vermiştir. Sovyet Ordusu ise 800 bin ölü, 3 milyon esir
vermiştir.
PEARLHARBOR
Japon İmparatorluğu, 2.Dünya
Savaşı öncesinde Çin’e askeri harekatlar düzenlemiştir. Başta Mançurya olmak
üzere Japonya, Çin topraklarına karşı emperyalist bir tutum izlemiştir. Güçlü
donanması ile özellikle çevrede kolonileri ve askeri üstleri bulunan İngiltere,
Fransa, Hollanda ve Amerika’yı tedirgin etmiştir. 1936 Yılında Japon Ordusu,
Kızıl Ordu ile Çin ve Moğolistan’da sınır anlaşmazlıkları yaşayınca Almanya ve
İtalya ile Anti-Kominter Paktını imzalamıştır. Ve bu paktı ile Mihver
devletlerine yakınlaşmış ve bölgedeki kolonyalist devletlere meydan okumuştur.
Ve neticede 1940 yılında Japon İmparatorluğu Mihver Devletlerine katılmıştır.
Japon İmparatorluğu’nun Mihver Devletlerinekatılmasıyla Amerika, Japon
devletine akaryakıt ambargosu koymuştur. Ayrıca Japon gemilerinin Panama
Kanalına geçmesini engellemiştir. Akaryakıt ihracatının %80’nini Amerika ile
yapan Japon İmparatorluğu çok büyük bir çıkmaza girmiştir. Akaryakıt ambargosu
ile Japon ekonomisi ve ordusu çok büyük zararlara uğramıştır. Sonraki süreçte
Amerikan hükümeti, Japon Hükümeti ile iyi diplomatik ilişkilerde bulunmak
yerine Hull Notası adında bir ültimatomu Japon Hükümetine teslim etmiştir. Ültimatom,
Japonya’nın Çin üzerindeki Emperyalist gayelerini bir kenara atamasını ve işgal
ettiği bölgelerden çekilmesini beyan etmiştir. Lakin Japon hükümeti kendi
iktisadiyatı için oldukça mühim olan Çin’den çıkmak istemiyordu ve ültimatoma
uymadılar. Japon Hükümeti, kendisini hem siyasi hem de iktisadi manada zora
soka Amerika Hükümetine karşı büyük bir saldırı planlıyordu. O dönem Pasifikte
Amerika üstleri mevcuttu ve bölgedeki Japon unsurlar için tehdit oluşturuyordu.
Lakin dünya kamuoyu, Japonların böyle bir taarruza kalkışamayacağını
düşünüyordu. 7 Aralık 1941 tarihinde, Japon
Ordusu PearHarbor’daki Amerikan donanmasını yok etmek için PearHarbor’a saldırı
düzenledi.
Saldırıyı Koramiral Chuichi Nagumo komuta etti. Koramiral Nagumo,
saldırıyı iki dalga olarak planladı. Birinci ve ikinci dalgalarda toplam 350
uçak Japon ordusu tarafından kullanıldı. Ekstra olarak 91 uçak ise Japon Uçak
gemilerin korunması için kullanılmıştır. Ayrıca limandan kaçmaya çalışan
gemilerin imha edilmesi için hava kuvvetleri denizaltılar tarafından
desteklenmekteydi. Japon saldırıları neticesinde Limandaki mühim gemilerden
olanUSS Arizona’nın batırılması ile 1,102 Amerika ölmüştür. Saldırıya
hazırlıksız yakalanan sadece USS Arizona değildir. USS Nevada, USS California,
USS West Virginia, USS Oklahoma, USS Tennessee, USS Pennsylvania ve USS
Maryland, Japon torpido atışları ile bu savaş gemilerinin batmasına veya ağır hasar almasına sebebiyet vermiştir.
Bu baskın ile Amerika
2,300’ü asker olmak üzere toplam 3,400 ölü ve ayrıca 140 savaş uçağını
kaybetti. Japonya ise sadece 5 denizaltı ve 29 Uçak kaybetmiştir. Japonların bu
ani taarruzu savaşın gidişatını değiştirmiştir. Başkan Franklin Roosevelt
önderliğinde Amerikan Ordusu, bu baskından sonra 1941-1945 yılları arası Japon
İmparatorluğu ile amansız bir mücadeleye tutuşmuştur. Ve neticede Hiroşima ve
Nagazaki’ye atılan atom bombaları ile Amerikan-Japon mücadelesi sona ermiştir.
Sonuç olarak bu baskın Amerika devletinin müttefik kanadında savaşa girmesine
sebebiyet vermiştir. Müttefik kuvvetlerini askeri açıdan destekleyen Amerika,
özellikle Mihver kanadının yenilmesindeki en büyük olgulardan biridir. Mihver
kanadında olan Japon İmparatorluğu, PearHarbor Amerikan Deniz Üssüne saldırarak
aslında Mihver kanadını zor durumda bırakmıştır. O dönemki hükümetin bu
hakikatten haberi yoktu lakin savaşın ilerleyen döneminde bu hakikat bariz bir
şekilde anlaşılacaktır.
Stalingrad yenilgisinden sonra Doğu Cephesinde işler Alman Hükümeti için pek iyi gitmeyecekti. Kızıl Ordu’nun toparlanması zorlu iklim koşulları ile birleşince, Almanya için bu büyük savaş tam bir felakete doğru gitmeye başlamıştır. 1943 Müttefik kuvvetleri Kuzey Afrika Cephesi’nde bariz bir üstünlük kurmuşlardır. Müttefik kuvvetleri, Alman ve İtalyan kuvvetlerini Kuzey Afrika’dan çıkarmayı başarmış ve Kuzey Afrika’yı bir üst olarak kullanmışlardır. Yine 1943 yılında Müttefik kuvvetleri Sicilya’ya çıkarma yapmış ve adayı zapt etmişlerdir.
Sicilya’nın
düşmesi ile Müttefik kuvvetleri Güney İtalya Sahillerine çıkarma yapmıştır. 2
Cephe arasında kalan Almanlar hem Doğu Cephesinde Mücadele edip hem de
İtalya’yı Müttefiklere karşı müdafaa etmeye çalışıyordu. Alman ordusu üst üste
yenilgiler almaya başlamış ve yıpranmıştı. Müttefik Orduları Alman endüstri
bölgelerine saldırılar düzenliyor ve Alman Ordusunun yeniden toparlanmasını
önlemeye çalışıyordu. Müttefiklerin donanma ve hava kuvvetleri Alman Ordusundan
sayıca üstündü. Müttefikler Fransa üzerine kesin bir taarruz ile Almanları Batı
Avrupa’dan çıkarmak istiyordu. Hitler Fransa Müdafaasının başına ünlü Mareşal
ErwinRommel’i getirdi. Fransa sahilleri binlerde mayın, uçaksavar ve
tanksavarlarla donatılmıştı. Lakin Alman komutanları Müttefiklerin üstün deniz
ve hava gücünden endişe ediyorlardı. Çoğu Alman Komutan Fransa sahillerini
düşmana bırakıp Fransa’nın iç kesimlerini müdafaa etmenin doğru olduğunu
savunmuşlardır. 6 Haziran 1944 günü donanma ve hava kuvvetlerinin desteğini
alan Müttefik orduları Normandiya bölgesine taarruz
etmişlerdir. Taarruza toplam 1,3 milyon Müttefik askeri katılmıştır.

İki cephede mücadele eden Almaya ise bu müdafaaya 380 bin asker ile katılmıştır.
Müttefik kuvvetleri hem sayı hem de silah bakımından düşmanından üstün olsa
bile bu taarruzda çok mühim kayıplar vermişlerdir. Verilen kayıplara rağmen
çıkarma başarılı olmuş, Almanlar Fransa içlerine çekilmeye başlamıştır. Sonraki
süreçte Müttefik Kuvvetleri Fransa, Belçika, Hollanda ve Lüksemburg’u Alman
işgalinden kurtarmıştır. Ve Alman topraklarına taarruza başlamıştır. Sovyetler
Birliği ise Doğu Cephesinde kazandığı üst üste zaferler ile Almanya’yı kendi
topraklarından atmıştır. Sovyetler
Birliği Berlin Muharebesin ile Mareşal Zhukov komutasıyla Berlin’e girmesi ile
2.Dünya Savaşı Avrupa’da sona ermiş. Bu savaş sonucunda yükselen iki güç
Amerika-Sovyetler Birliği birbirleri ile siyasi ve iktisadi manada rekabete
girmeye başlamış bu havadis ile Soğuk Savaş Başlamıştır. Yukarıda değindiğimiz
hakikatler Normandiya Çıkarması neticesinde gerçekleşmiştir. Normandiya
Çıkarmasıyla Nazi Almanya'sı bertaraf edilmiş ve dünya düzeni yeniden
değişmiştir. Adolf Hitle büyük savaşın başlangıcında kendi halkına 1000 yıllık
Reich ümidini bitmişti. Lakin bu büyük harbin neticesinde ikiye bölünmüş yani
doğu ve batı bloklarına maşa olan bir Almanya görüyoruz. 1991’de Berlin
duvarının yıkılması ile Almanya yeniden birleşebilmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder