GÜNÜMÜZ SİYASETİNİN
PROPAGANDA BAKANI
GOBBELS
‘‘Yalan ne kadar büyükse, inananı o
kadar çok olur!’’ sözünü duymuş muydunuz?
Yanıtınız evetse fotoğrafın tam ortasında yer alan Goebbels ile zaten tanışmışsınız. 1897’de doğduktan sonra eğitim hayatını bir kenarda bırakıp gazeteciliğe soyunan, ufak tefek oyunlarla ayakta kalmaya çalışan Goebbels'in en ilginç özelliği 'Ari ırk' fikrine derinden bağlı olmasıydı. Neden ilginç, onu da anlatalım.
lkin, sarışın değildi. Topaldı, göz rengi kahverengiydi. Boyu da bugünün standartlarına göre hayli kısaydı, 1.60 civarındaydı. Tüm bu özelliklerden onu eleştirmek için değil, inandığı ideolojiye aykırı olduğu için bahsediyoruz. Belki de bu yüzden Nazizm'i de destekleyen bazı edebi yazıları ilgi görmemişti, bunun en önemli sebebi dilinin tıpkı Divan edebiyatı eserlerinde olduğu gibi ağdalı oluşuydu.Bu dil edebiyat için yetersiz olsa da politika için işe yarayabilirdi. Maalesef yaradı da.
27 yaşında Nazi partisine resmi olarak kaydoldu, hayatını
adadığı entelektüel yaşamı reddetme pahasına...
Üniversite mezunu, edebiyat söz konusu olduğunda hem okumaya hem de yazmaya tutkun, şiddetin her türlüsünden çekinen Goebbels okumuşlardan nefret eden, şiddetin benimsendiği Nazi ideolojisinin peşinden gitmeye karar vermişti. Partiye katıldıktan sonra kendi gibi olan herkesten nefret etmeye başlamıştı, o bir politikacıydı.
Hitler Goebbels’in Nazi partisi için neler yapabileceğinin farkındaydı, onu terfi ettirdi ve Berlin Nazi teşkilatının başına geçmesini teklif etti. Berlin o dönemler 'kızıl' olarak anılıyordu, yani Goebbels bir başarı sergileyecekse bu zorlu sol görüşlü şehirde sergilemeliydi.
Nazi propaganda biriminin başına geçerek Berlin'e korku saldı, çekindiği şiddetin en iyi dostu olduğunu da orada öğrendi.
Sokaklarda yaptığı konuşmalarda kurduğu o ağdalı cümlelerin yerinin politika olduğunu da gösterir olmuştu. Nazi partisinde Hitler'den sonra onun adı anılmaya başlamıştı, öylesine etkiliydi ki!
Irkçılık, göçmen düşmanlığı, entelektüel nefreti... Ne ararsanız Goebbels'in propagandalarında boldu. Edebiyata yatkınlığı sayesinde insanlar onu saatlerce dinliyor, yazdığı propaganda metinleri kitleleri sürüklüyordu. Bu yıllar sona erdiğinde parti yönetiminde yerini almış, tüm propagandaları yönetme yetkisi verilmişti ona.
Propagandalar gittikçe agresifleşiyor, politikada Goebbels etkisi
doğuyordu: "Tek millet, tek devlet, tek lider, büyük Almanya!"
1933’te Hitler, başbakan olduktan sonra Propaganda Bakanı olarak görev aldı, tüm kültür unsurlarının bu propaganda malzemeleri için kullanılmasına önayak oldu. Radyolar propaganda yayıyor, sanat merkezlerinin her köşesi Goebbels'in kışkırtıcı mesajlarıyla dolup taşıyordu.
İktidar hırsı arttıkça propagandalarda yalanlar artıyor, insanları teşvik edebilmek için yaşanmamış olaylar piyasaya sürülüyordu.
Kültürlü bir yönetici olarak halkın cahil kalması için elinden gelen her şeyi yapıyordu ve bunu itiraf da ediyordu!
İşte, Hitler'in ardındaki o kötücül akıl Goebbels Nazizmin yaygınlaşması için her şeyi yaptı, maalesef başarılı da oldu.
Politik amaçlar uğruna kültür ve sanata yapılan müdahalelerin nasıl zarar verdiği de böylece acı yüzlerce tecrübeyle tarihe geçmiş oldu.
Gelin şimdi Gobblesin tarihe geçen propaganda sözlerine bakalım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder